31 Mayıs 2009 Pazar

RoboCup 2005: Geleceğin Futbolcuları Asıl Burada Yetişiyor

2005'Ağustos

RoboCup'ın ortaya çıkışı bir hayale dayanıyor: 2050 yılında 'insansı' robotlardan oluşan futbol takımının, dünya şampiyonu 'insan' futbol takımıyla karşılaşabilecek seviyeye gelmesi ve maç yapması.

Dünyanın en önemli robot organizasyonlarından biri olan RoboCup, bu yıl Japonya'nın Osaka şehrinde 13-19 Temmuz tarihleri arasında yapıldı. RoboCup'ın ana teması robotlar arası futbol müsabakaları (RoboCupSoccer). Yan temalar ise RoboCupRescue ve RoboCupJunior.


RoboCupSoccer ve RoboCupRescue üniversite, RoboCupJunior ilköğretim/lise öğrencilerine yönelik. Yarışmalar dışında bir de önemli bir sempozyum var.

Ülkemizden sadece Boğaziçi Üniversitesi'nin katıldığı RoboCup'ta yaklaşık 280 takım yarışıyor. RoboCupSoccer, robotlar arası futbol turnuvası. Futbol karşılaşmaları; küçük ve orta boy (tekerlekli), 4 ayaklılar ve insansı (humanoid) robotlar sınıflarında yapılmakta. Küçük ve orta boy sınıflarında bildiğimiz tekerlekli robotlar maç yapıyor. Küçük boy ligindeki robotların genişliği (çapı) 18 cm, yüksekliği de 15 cm'i geçmiyor. Her takım beşer oyuncudan oluşuyor. Orta boy liginde ise takımlar dörder oyuncudan oluşuyor.

Geleneksel tekerlekli robotlar dışında Sony'nin robot köpeği AIBO'ların katıldığı dört ayaklılar ve insansı (iki ayaklı) robotların katıldığı ligler, RoboCup'ın en ilgi çeken futbol karşılaşmalarına sahne oluyor. Dört ayaklılar sınıfında donanım aynı olduğundan üstünlük tamamen yazılıma bakıyor. Burada da yapay zekânın ön plâna çıkıyor.

Henüz emekleme döneminde olsalar da RoboCup'ın geleceğini temsil eden insansı ligi, her geçen yıl önemli gelişmeler kaydediyor. Temel futbol becerilerinin sergilendiği karşılaşmalar, çocuk ve orta boy olarak iki sınıfa ayrılıyor. Bunların dışında ayrıca futbolun "sanal" ortamda oynandığı simülasyon ligi de var. Bu ligteki takımların çoğu İran'dan katılıyor! İnsansı liginde de birçok İran takımı var...

Prof. Dr. Levent Akın önderliğindeki Boğaziçi Üniversitesi'nin Cerberus takımı 4 ayaklılar futbol, RoboAKUT takımı ise arama-kurtarma simülasyon dallarında yarışıyor. Önceki yıllarda RoboCup 2001, 2002 ve 2003'e katılan Cerberus takımı, oldukça tecrübeli.


RoboCupRescue: Arama-Kurtarma
2000 yılından itibaren arama-kurtarma ligi de RoboCup'a eklendi. Doğal (ve doğal olmayan) afetlerde insan kaybını en aza indirmeye yönelik bu turnuvada deprem enkazı gibi bir ortamda arama ve kurtarma yapmak. Rescue ligi simülasyon ve tatbiki sınıflardan oluşuyor.

Burada elde edilen gelişmeler, gelecekte hayat kurtaracak robot'ların gelişimi için çok önemli. Çok hassas duyargalarla donanmış ve oldukça küçük, her yere girebilecek robotlar, yakın bir gelecekte arama-kurtarma alanında çok önemli görevler üstlenecekler.

RoboCupJunior
Futbol ve arama-kurtarma liglerinin daha basit hali ilköğretim/lise seviyesindeki öğrenciler arasında da yapılıyor. Bunlara ek olarak bir de robot dans yarışması yer alıyor. Dans yarışması, bir veya birden fazla robotun müzik eşliğinde dans gösterisinden oluşuyor. Çok eğlenceli ve renkli olan bu gösteriler, küçük büyük herkesin büyük ilgisini çekiyor.

http://www.robocup.org/
http://www.robocup2005.org/

Yıl 2005 Oldu Ama Halâ Evimde Robot Bir Hizmetçim Bile Yok!

2005'Temmuz

Seyrederek büyüdüğümüz bilim-kurgu filmlerinde hayallerimizi süsleyen robotlar ne zaman gündelik hayatımıza girecek?

Robotlar bilim-kurgu filmlerinin vazgeçilmez aktörleri. Beyaz perdeye ilk çıkışları taa siyah-beyaz filmlerin emekleme dönemlerine rastlamakta. Filmlerin aksine aradan geçen bunca yıla rağmen evimizin sakinleri (bireyleri) arasına bir robot henüz girmedi. Aya gideli 35-36 yıl oldu, teknoloji iğne başına girdi, ancak mikroskopla görülebilecek kadar küçük nano robotlar geliştirilmeye başlandı ama robotların gündelik hayatımıza girmesi mümkün olmadı. Duruma bakılırsa biraz daha sabretmemiz gerekecek!

Peki; bu teknolojik dünyada robotlarla olan randevumuza robotlar niye gecikti, bilim-kurgu yazarları ve fütiristler yanıldı mı?

Son yüz yıl içerisinde bilim ve teknoloji gerçekten baş döndürücü bir şekilde ilerledi. Bundan yüz yıl önce hayal bile edilmeyen-edilemeyen birçok teknolojiyi bugün kullanıyor durumdayız. Özellikle bilgisayarlar 1980'lerden itibaren tahminlerin çok ilerisinde bir gelişme gösterdiler. Fakat bazı konularda tahmin edilen ya da beklenen/arzulanan gelişmelerin çok gerisinde kaldık. Bunlardan ikisi uzay ve robotlar. Bunlar bilim-kurgunun da en önemli iki malzemesi.

Soğuk savaş yıllarının üstünlük yarışı insanoğlunun uzay hayallerinin gerçekleşmesini oldukça hızlandırdı. Bu sayede 1960'larda önemli gelişmeler kısa bir zaman dilimi içerisinde gerçekleşti. Uzaya ilk yapay uydu gönderildi, ilk insan gönderildi ve en önemlisi Ay'a insan oğlu ayak bastı. Sovyetler Birliğinin dağılması bu konudaki rekabetin hızını önemli ölçüde azalttı. Ruslar küçük bütçelerle uzay programlarını rölantide devam ettirirken, ABD halâ 20-25 yıllık Uzay Mekikleriyle yoluna devam ediyor. 1969'da Ay'a insan gönderdikten sonra Uzay Mekiği projesi, uzay istasyonları, Mars'a uzay robotlarının gönderilmesi ve Güneş Sistemini keşfe çıkan uydu projeleri dışında önemli pek bir gelişme olmadı. Oysa 1960'lardaki hız devam etseydi belki de bilim-kurgu filmlerinde olduğu gibi 1999'da uzayda cirit atıyor olacaktık oysa...

Robotlara galince... Uzay konusundaki gelişmelerin hızı, rekabet ve buna bağlı olarak ayrılan bütçeler ile kolayca açıklanabilirken, robotlar konusu çok daha karışık. 1950'lerden sonra teknolojideki hızlı gelişmeler 2000'li yıllara gelindiğinde robotların çok gelişeceği ve günlük yaşamda oldukça yaygın olacağı öngörüsünü (biraz da arzusu) getirdi. Hatta robotların insanlığı tehdit edebileceğini bile.

Robotlar Bizim İçin Üretiyorlar
Endüstriyel alanda robotlar gerçekten çok önemli gelişmeler gösterdiler. Günümüzdeki üretimin en önemli unsurlarından biri haline geldiler. Üretimin artması, üretim maliyetlerinin düşmesi, kalitenin artması, insan güvenliğinin artması gibi birçok gelişme robotların kullanılmasıyla oldu. Dünyada milyonlarca endüstriyel robot işbaşında. Özellikle otomotiv sanayi, endüstriyel robotların kullanımında başından beri öncü ve lider. Japonya, Almanya ve İtalya'da her 10 otomotiv üretiminde çalışan personele 1'den fazla robot düşüyor.

Endüstriyel üretimin birçok alanında robotlar kullanılıyor. Her geçen gün robotların üretimdeki payı giderek artıyor. Çünkü robotlar tekrarlanan işleri insanlara göre çok daha hassas ve her seferinde aynı kalitede yapabiliyor, uzun vadede çok daha ucuz bir işgücü maliyeti sunuyorlar. Fakat her işi yapmaları şimdilik mümkün değil ya da ekonomik değil. Fakat bu durum zamanla değişiyor ve her alana girmeye devam ediyorlar. Ülkemiz birçok alanda olduğun gibi endüstriyel robot kullanımında da geri olmasına rağmen, başta otomotiv ve beyaz eşya üretimi olmak üzere birçok yerde çalışan robota rastlamak mümkün.

Robotların endüstriyel alandaki başarısını ne yazık ki değer alanlarda pek göremiyoruz. Robot deyince aklımıza gelen insan biçimli robotlar ne yazık ki halâ emekleme devresindeler. 2005 yılına gelmemize rağmen, ev işlerini yapan robotları halâ bilim-kurgu filmlerinde ancak görebiliyoruz.

Endüstriyel alanda robotların yaptıkları işler çok daha "net", yapılan iş hep aynı, çalışma alanı dış etkenlerden izole, malzeme ve çalışma alanı robota göre düzenlenmiş durumda. Fakat "gerçek dünya"da durum hiç de böyle değil. Robotların çalışma alanı en başta dinamik. İnsan ve diğer etkenler her an değişikliklere sebep olabilirler. Çalışma alanı insanlara göre düzenlenmiş. Kullanılacak malzeme ve eşyalar da insanlara göre tasarlanmış. Robotların çalışma alanında hareket edebiliyor olması da gerekiyor. Eh, durum böyle olunca çok çok bilinmeyenli bir denkleme dönüşüveriyor herşey.

Biraz daha Sabır, Sonrası Selâmet!
Bu tablo sizin içinizi çok karartmasın. Günümüzdeki çalışmalar yakın gelecek için büyük umutlar veriyor. Ama biraz daha sabretmemiz gerekiyor. Gelecek 5-10 yıl içerisinde "şeytanın bacağı kırılacak" gibi.

Gündelik yaşama girecek robotların gelişmesindeki en önemli engellerin giderek azalması, bu alandaki robot pazarının büyüklüğünün endüstriyel alandakinden bile daha büyük olabileceğinin fark edilmesi, yılların birikiminin sıçrama için yeterli düzeye gelmesi gibi faktörler önümüzdeki birkaç yıl içerisinde robotların endüstri dışında da büyük bir atılım yapacağını gösteriyor. Japonya ve ABD'nin (bir de Kore'nin) robotları gündelik yaşama sokacak çalışmaları artık meyvelerini vermeye başladı bile.

Gerçek dünyada var olacak bir robot için en uygun örnek insan: Bir yerden bir yere hareket edebiliyor olmak, etrafındakileri nesnelerle etkileşime girebilme, görüyor-duyuyor-dokunmayı hissedebiliyor olmak, iletişime geçebilmek, öğrenebiliyor olmak ve en önemlisi düşünebiliyor olmak...

Bunları göz önüne aldığımızda insanı taklit edebilecek robotlar yapmak en büyük hedef haline geliyor. Ama sadece bu hedefe de saplanmamak gerekiyor. Çünkü doğada insanoğlu tek başına değil. Bazı özellikleri insandan çok daha üstün birçok canlı da var! Öyleyse insansı robotlar dışında amaca göre çeşitli robotlar da geliştirmeliyiz. Bunların bazıları doğadaki diğer canlıları taklit edenler olabileceği gibi, tamamen kendine has özellikleri de olabilmeli.

Ana Hedef İnsansı Robotlar
"İnsan içine çıkabilecek" robotlar konusunda en uzun soluklu ve en büyük yatırımı yapanlardan Honda, ASIMO'su ile önemli bir noktaya gelmiş durumda. İşe 1986 yılında soyunan Honda, ilk önce "mobilite" üzerinde odaklanmış ve insan gibi iki ayağı üzerinde hareket edebilecek bir robot için yıllarca uğraşmış, on milyonlarca dolar harcamış. 2004'ün sonuna gelindiğinde rahatça yürüyebilen ve (biraz komik) olsa da koşabilen bir robot ortaya çıkarmış. Yakın bir zamanda da daha "akıllı" ve bağımsız hareket edebilen, insanlarla kolayca diyaloga girebilecek bir robot ile karşımızda olacaklar.

ASIMO'nun hedef kullanım alanı evler ve ofisler. Şimdiden çalışmaya başlayan ASIMO, Honda'nın Japonya'daki merkezine gelen ziyaretçileri gidecekleri yere götürüyor, onlara eşlik ediyor. Bu arada dünyayı dolaşarak kendini tanıtıyor, çocuklara yönelik eğitim çalışmalarında görev alıyor.

Honda'nın çalışmalarına diğer otomotiv devleri de seyirci kalacak değil elbette. Toyota ve diğerleri de bu alanda önemli çalışmalara giriştiler. Toyota geliştirdiği robot ailesini müzisyenlik temasıyla dünyaya tanıttı.

Sony, yıllar önce satışa sunduğu robot köpek AIBO ile gerçek anlamda bir robotu evlere ilk sokan, ev/eğlence robot pazarının cazibesini ortaya çıkaran firma oldu. Minik insansı robotu QRIO da yakın gelecekte önemli bir köşe taşı olacak. Yürüyebilen, koşabilen, nesneleri tutabilen/atabilen, konuşabilen, konuşulanı anlayabilen, görebilen QRIO'nun marifetlerine her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Sony'nin AIBO ile öncü ve lider olduğu ev robotları pazarında QRIO ile tahtını sağlamlaştıracak gibi görünüyor. Tabii büyük bir potansiyele sahip pazarda önemli rakipleri de son sürat çalışmalarını sürdürüyorlar. Yakında meyvelerini görmeye başlayacağız.

Evlere Giren İlk Hizmet Robotu Elektrikli Süpürgeler
Bizim evlerimize girmese de başta ABD olmak üzere gelişmiş bazı ülkelerin evlerine yavaş yavaş girmeye başlayan ilk hizmet robotları, kendi kendine çalışan elektrik süpürgeleri ve çim biçme makinaları. 2003 yılının sonunda dünyada kullanılmakta olan kendi kendine çalışan (otonom) temizlik ve çim biçme robotu sayısını tahmin edebilir misiniz? Tam 610.000... Bunlara 2007'nin sonuna kadar 4 milyon tanesinin eklenmesi bekleniliyor.


iRobot'un ev içi "elektrikli süpürge" robotu Scooba şimdiye kadar 1.2 milyon adet satılmış ve ABD'de pek çok eve girmiş durumda. iRobot firmasını daha çok Mısır piramitleri ve Irak'ta askeri amaçlarla kullanılan paletli keşif robotu PackBot'tan hatırlayacaksınız. iRobot'un üç kurucusundan biri olan Prof. Rodney Brooks, öğrenen insansı robotlar başta olmak üzere, robot konusundaki önde gelen araştırma merkezlerinden biri olan MIT Bilgisayar Bilimleri ve Yapay Zeka Laboratuarlarının da yıllardır başında bulunuyor.

Evlerimize insan benzeri (insansı) robotların girmesi şimdilik uzak. Fakat farklı amaçlar için üretilmiş birçok hizmet robotu adım adım girmeye başladı. Şimdilik bunların ev işlerine katkısı belki çok olmayacaktır ama, bunun bir süreç olduğunu da gözden kaçırmamak gerekiyor.

Bugüne kadar yayınlanmış yazılarımdan bazıları burada...

1991'den beri yazılarım muhtelif yerlerde yayınlanıyor.
Arşivimdeki bazı yazılarımı burada da paylaşmak istedim.