
2008'Mart - TBD Bilişim
O dünyanın en gelişmiş insansı robotu. 21 yıllık bir emeğin, harcanan milyonlarca doların ürünü. Robotların nereden, nereden nereye geldiklerinin canlı bir örneği. Robot çalışmalarında geçen onca yıla rağmen evimizde henüz niye robotları göremediğimizin somut bir cevabı.
En çok robotun çalıştığı endüstriyel alanların başında gelen otomotiv endüstrisinin Japon yıldızlarından Honda, daha 1980’lerde, geleceğin dört tekerleklilerden iki ayaklılara kayacağını öngörmüş olacak ki, 1986 yılında işe koyulmuş. Hedefleri iki ayaklı bir insansı robot. Çok ta zor değilmiş gibi görünen bu hedefe çok kolay ulaşılamayacağını, işin bilim-kurgu filmlerindeki gibi pek de kolay olmadığını bize gösterdi.
ASIMO Bu Günlere Kolay Gelmedi
Bugünkü ASIMO’ya gelinen süreçte ilk yıllar, iki ayak üstünde durabilen ve yürüyebilen bir robot yapmakla geçmiş. Geliştirilen ilk modellere baktığımızda değil yürümek, emeklemek bile değilmiş. Vinçle ayakta duran ve kablolarla hareket eden ilk modelin (E0) bir adımını atması 20 saniyeye yakın sürüyormuş. Sonraki model E1’de yürüme hızı saatte 250 metreye yükselmiş. E2 modelinde ilk kez ‘dinamik yürüme’ sistemi denenmiş ve hız 1.2 km/saate ulaşılmış. 5 yıllık bir çalışmanın ardından 1991’e gelindiğinde ortaya çıkan E3 modelinde yürüme şekli insana benzemeye başlamış, hız da 3 km/saati bulmuş. Sonraki evrede (1991-1993) geliştirilen E4, E5 ve E6 modellerinde yürümeyle ilgili önemli sorunlar aşılmış, robotlar askı ve kablo bağlantılarından kurtarılmışlar.
1986’dan 1993’e, sadece, iki ayak üzerinde insana benzer bir şekilde bir yere bağlı olmadan bağımsız yürüyebilen bir robot yapabilmek için uğraşılmış. Yürüme önemli ölçüde halledildiğine göre sıra bir çift bacaktan ibaret robota kol takmaya sıra gelmiş. Bacakların üstüne bir gövde ve iki kol eklenmiş. Ortaya çıkan robot P1 modeliymiş. İlk insansı prototip P1 yürümenin yanında kollarıyla cisimleri tutup, taşıyabiliyormuş da. P2 modelinin dışına plastik bir deri, yani kaporta eklenmiş. P3 ise kendi kontrol sistemiyle tamamen bağımsız hareket edebilecek hale gelmiş. Boyu 160 cm’e inmiş (ortalama bir Japon’un boyu), ağırlığı da azalmış ve 130 kg’a düşmüş. Görünümü astronot giysili bir insana benzemiş. ASIMO serisi bu model baz alınarak geliştirmiş.
1997 ile 2000 yılları arasında Honda’nın robot mühendisleri harıl harıl çalışmışlar ve ASIMO’yu geliştirmişler. Boyu 120 cm, ağırlığı sadece 54 kg olan bir robot ortaya çıkmış. Yeni şekliyle çok daha insansı ve sempatik bir hale gelmiş. Bu da insanların ASIMO’ya ürkmeden yaklaşmalarını sağlamış.
ASIMO, saatte 1.6 km hızla, dinamik ve başarılı bir şekilde yürüyebiliyor, merdiven inip-çıkabiliyor, kollarını kullanabiliyor, eliyle tokalaşabiliyor, başını istenen yöne çevirebiliyor. Kısıtlı da olsa Japonca ve İngilizce konuşabiliyor, sözle komut alabiliyor, sesleri ve yüzleri tanıyabiliyor, kol ile işaret edilen yere gidebiliyor gibi birçok özelliğe sahip. 2004 yılı sonlarında tanıtılan ikinci sürüm (v2) ASIMO’nun beli insanlardaki gibi dönebilir hale getirildi. Bu sayede sağlanan esneklik ile yürüyüş hızı 2.7 km/saat’e çıkmıştı. Ayrıca artık koşabiliyordu (6 km/saat) da.
Bügüne kadar birçok ASIMO üretildi. Bunlardan bazısı ülke ülke gezip kendilerini ve Honda teknolojisini tanıtıyor. Bunlardan bir tanesi 2004 yılında ülkemizi de ziyaret etmiş, otomobil fuarına katılmış ve başbakan ile tanışmıştı. ASIMO’nun diğer kardeşlerinden bazıları ise Japonya’daki Honda merkezinde ziyaretçileri karşılıyor ve onları gidecekleri yere götürüyorlar.
Birkaç ay önce ASIMO’lar takım halinde çalışabileceklerini gösteren bir “demo” yapmışlar ve bir kafedeki müşterilere servis yapmışlardı. Aküleri zayıflayan (“yorulan”) ASIMO’lar görevlerini diğer takım arkadaşlarına devretmiş ve otomatik şarj ünitesine gidip kendilerini şarj etmişlerdi.
O dünyanın en gelişmiş insansı robotu. 21 yıllık bir emeğin, harcanan milyonlarca doların ürünü. Robotların nereden, nereden nereye geldiklerinin canlı bir örneği. Robot çalışmalarında geçen onca yıla rağmen evimizde henüz niye robotları göremediğimizin somut bir cevabı.
En çok robotun çalıştığı endüstriyel alanların başında gelen otomotiv endüstrisinin Japon yıldızlarından Honda, daha 1980’lerde, geleceğin dört tekerleklilerden iki ayaklılara kayacağını öngörmüş olacak ki, 1986 yılında işe koyulmuş. Hedefleri iki ayaklı bir insansı robot. Çok ta zor değilmiş gibi görünen bu hedefe çok kolay ulaşılamayacağını, işin bilim-kurgu filmlerindeki gibi pek de kolay olmadığını bize gösterdi.
ASIMO Bu Günlere Kolay Gelmedi
Bugünkü ASIMO’ya gelinen süreçte ilk yıllar, iki ayak üstünde durabilen ve yürüyebilen bir robot yapmakla geçmiş. Geliştirilen ilk modellere baktığımızda değil yürümek, emeklemek bile değilmiş. Vinçle ayakta duran ve kablolarla hareket eden ilk modelin (E0) bir adımını atması 20 saniyeye yakın sürüyormuş. Sonraki model E1’de yürüme hızı saatte 250 metreye yükselmiş. E2 modelinde ilk kez ‘dinamik yürüme’ sistemi denenmiş ve hız 1.2 km/saate ulaşılmış. 5 yıllık bir çalışmanın ardından 1991’e gelindiğinde ortaya çıkan E3 modelinde yürüme şekli insana benzemeye başlamış, hız da 3 km/saati bulmuş. Sonraki evrede (1991-1993) geliştirilen E4, E5 ve E6 modellerinde yürümeyle ilgili önemli sorunlar aşılmış, robotlar askı ve kablo bağlantılarından kurtarılmışlar.
1986’dan 1993’e, sadece, iki ayak üzerinde insana benzer bir şekilde bir yere bağlı olmadan bağımsız yürüyebilen bir robot yapabilmek için uğraşılmış. Yürüme önemli ölçüde halledildiğine göre sıra bir çift bacaktan ibaret robota kol takmaya sıra gelmiş. Bacakların üstüne bir gövde ve iki kol eklenmiş. Ortaya çıkan robot P1 modeliymiş. İlk insansı prototip P1 yürümenin yanında kollarıyla cisimleri tutup, taşıyabiliyormuş da. P2 modelinin dışına plastik bir deri, yani kaporta eklenmiş. P3 ise kendi kontrol sistemiyle tamamen bağımsız hareket edebilecek hale gelmiş. Boyu 160 cm’e inmiş (ortalama bir Japon’un boyu), ağırlığı da azalmış ve 130 kg’a düşmüş. Görünümü astronot giysili bir insana benzemiş. ASIMO serisi bu model baz alınarak geliştirmiş.
1997 ile 2000 yılları arasında Honda’nın robot mühendisleri harıl harıl çalışmışlar ve ASIMO’yu geliştirmişler. Boyu 120 cm, ağırlığı sadece 54 kg olan bir robot ortaya çıkmış. Yeni şekliyle çok daha insansı ve sempatik bir hale gelmiş. Bu da insanların ASIMO’ya ürkmeden yaklaşmalarını sağlamış.

Bügüne kadar birçok ASIMO üretildi. Bunlardan bazısı ülke ülke gezip kendilerini ve Honda teknolojisini tanıtıyor. Bunlardan bir tanesi 2004 yılında ülkemizi de ziyaret etmiş, otomobil fuarına katılmış ve başbakan ile tanışmıştı. ASIMO’nun diğer kardeşlerinden bazıları ise Japonya’daki Honda merkezinde ziyaretçileri karşılıyor ve onları gidecekleri yere götürüyorlar.
Birkaç ay önce ASIMO’lar takım halinde çalışabileceklerini gösteren bir “demo” yapmışlar ve bir kafedeki müşterilere servis yapmışlardı. Aküleri zayıflayan (“yorulan”) ASIMO’lar görevlerini diğer takım arkadaşlarına devretmiş ve otomatik şarj ünitesine gidip kendilerini şarj etmişlerdi.