2006'Temmuz
Internet adındaki dev, uçsuz bucaksız bilgi okyanusu her geçen gün daha da genişliyor, daha da derinleşiyor. Aklınıza gelen gelmeyen her şey burada mevcut. En büyük kütüphanelerde olmayan bilgiler bile burada... Fakat ne yazık ki İstanbul'un şehir yerleşimi gibi karışık, çarpık ve düzensiz. Böyle bir ortamda Internet'ten faydalanmak da İstanbul trafiğinde gezmeye benziyor. Ulaşmak istediğiniz yere varabilmek için yolu bilmeniz ve sıkışık trafikle boğuşmanız gerekiyor.
Milyonlarca web sitesi kapılarını açmış ziyaretçilerini bekliyor. Bunlar arasından seçim yapmak, aradığınız bilgilere kavuşmak bazen çok kolay, bazen de çok zor olabiliyor. Neyse ki Google, Altavista, Yahoo, MSN Search gibi arama motorları var. Bunlarla aradığınıza ulaşmanız kolaylaşıyor. Yoksa adını duymadığınız, adını görmediğiniz bir web sitesine ulaşmak ancak deneme yanılma yöntemiyle isimleri tahmin etmeyle mümkün.
Internet'in "Çöpçatanları" Arama Motorları
Internet'te aradığınızı bulmanın anahtarı tabii ki arama motorları. İstenilen hedefe tek atışta varmanın yolu doğru ve etkili bir arama motoru ve doğru anahtar kelimeleri kullanmak. Zamanımızın en favori arama motoru Google ile bile aradığımıza ulaşmak bazen mümkün olmuyor. Aradığınıza ulaşmak için doğru anahtar kelimeleri ustalıkla kullansanız bile saatlerce oraya buraya bakıp, asıl hedefinize ulaşamaya biliyorsunuz. Hele de aradığınız "çetrefilli" bir şey ise işiniz zor. Samanlıkta iğne aramaktan farkı olmayabiliyor.
Google'ın "kendimi şanslı hissediyorum" düğmesi de ilginç bir uygulama. Bilmiyorum kullanım oranı nedir ama ben çok nadir de olsa buraya basıyorum bakalım şanslı mıyım diye... Genellikle de şanslı olduğumu görüyorum. Bunda benim mi payım var, yoksa Google'ın mı var diye bakmak lâzım bir ara...
Günümüzde aranan sadece bir metin değil, resim, video, haber grubu ya da başka bir şey olabiliyor. Bunların arasından da arananı bulup, kullanıcının önüne getirmek başka bir marifet. Google işi büyüttü ve şehir haritalarından Dünya hatta Mars haritalarına kadar götürdü işi. Buna en çok emlâkçılar ve site kuracak "kelepir" arsa arayan müteahhitler sevinmiştir sanırım.
Arama motorlarının sahip olması gereken bir marifet de arama yapılırken istenmedikçe açık-seçik veya zararlı olabilecekleri sonuçlar arasında listelememek. Web sitelerinde bazen çok alakasız kelime ve resim adları kullanılabiliyor. Bazıları sadece arama yapanlara olta niyetine aklınıza gelen gelmeyen her kelimeyi koyuyorlar. Bunları ayırt etmek de öncelikle arama motorunun görevi.
Aradığını Bulmanın Verdiği Haz...
Bir hafiye (detektif) gibi iz sürerek, bir arkeolog, bir define avcısı gibi araştırarak aradığınıza ulaşmak bazen çok eğlenceli ve zevkli olabiliyor. Bu kadar emek harcadıktan sonra aradığınıza da ulaştıysanız değmeyin keyfinize!.. Böyle bir hazzın tadına doyum olmaz.
Bazen de bir şeyi ararken ya da öylesine Internet'te gezinirken çok hoşunuza gidecek bir şeyle karşılaşabiliyorsunuz. Bazen resmen bir define bulabiliyorsunuz. Buna ister "bonus" deyin, ister başka bir şey, sizi çok sevindirebiliyor. Zamanında çok arayıp da bulamadığınız bir şeye, böyle ulaştığınız da olabiliyor. Böyle durumlar hem sevindirebilir hem de "ben bunu daha önce nasıl bulamadım" diye kahredebilir. Ne olursa olsun bulmak güzel!..
Benim en çok başıma gelen de bir şeyi ararken rastladığım hoşuma giden ya da ileride işime yarar diye inceleme, arşivleme içgüdüsü nedeniyle asıl yolumdan ayrılıp, başka yollara sapmam. Sonra bir de bakarım ki asıl hedefime halâ ulaşamamış, saatlerimi başka yerlerde harcamışım. Sanırım sizler de bunu zaman zaman yaşamışsınızdır. Ne demişler; "doğru yoldan ayrılanı kurt kapar" :-)
Arama Motorlarının Motorları
Sayısız web sitesini devamlı tarayacak ve günün her anı yüzbinlerce, milyonlarca kullanıcıya anında aradığı cevabı verebilmek hiç de kolay bir iş değil. İşin donanım tarafını hayal etmek bile güç. Bankaların veritabanı sistemleri bile oyuncak gibi kalıyor. Süper bilgisayarlarla ancak karşılatırınca sıkletini buluyor.
Donanım boyutu devasa ama asıl olay yazılımda bitiyor. En doğru sonucu en kısa zamanda verebilmek gerçekten çok zor bir iş. Bunu yapacak yazılımı da geliştirmek çok iyi stratejiler ve çok emek istiyor. Kullanıcı daha "leb" demeden "leblebi" diyebilecek yazılımlar ve buna gerekli ortamı sağlayabilecek donanımlar gerçekten büyük bir yatırım.
Google'ın elden düşme ve ödünç bilgisayarlarla başlayıp, birçok dev arama motorunu geride bırakıp bugün geldiği nokta ise hayret verici bir hikaye. Bu hikayeyi anlatan kitaplardan biri de "Google Hikâyesi" ("The Google Story"). David A. Vise ve Mark Malseed imzalı bu kitabın Gökçe Köse tarafından yapılmış Türkçe çevirisi Koridor Yayıncılık tarafından aylar önce satışa sunuldu. Meraklılara duyurulur...
Büyük Bir Pazar
Birçoğumuz pek farkında değiliz ama bu "arama motorları" çok büyük bir pazar haline geldi. Baksanıza Google'a resmen Microsoft'ta "kafa tutuyor". Google'ın bu kadar büyük bir piyasa değerine nasıl ulaştığını halâ birçok insan anlayamıyor. Google'ın reklam ilişkilerini son birkaç yıldır görmeye başladık ancak.
Kullanıcıların pek farkında olmadığı ama kendini pazarlayan şirketlerin farkında olduğu bu büyük pazarın önemli bir kolu "Search Engine Market" Google sayesinde son yıllarda çok büyüdü. Daha da çok büyüyecek. Küresel ekonominin yeni düzeninde Internet giderek ağırlığını koyuyor. Tahta oturmaya da kararlı.
27 Ağustos 2009 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder