2 Eylül 2009 Çarşamba

Mobilitenin Ayak bağı Kablolar

2006'Aralık

Kurtulamadık gitti şu ayak bağı kablolardan! Gerçek anlamda iletişim ve “modern hayat” her ne kadar kablolar vasıtasıyla başlamış olsa da, mobil özgürlüğün önündeki kablo engelinden halâ tamamen kurtulamadık gitti…

Evimizin medeniyet kaynağı elektrik, iletişimin temel ayağı telgraf ve telefon, kablolarla var oldu vücudumuzdaki organları besleyen damarlar gibi. Önceleri kablolar bize özgürlükler verdi. Geceleri pırıl pırıl bir ışıkta hayat devam etti, evimizde işimizde birçok elektrikli cihaz bize zaman kazandırdı, daha az yorulmamızı sağladı, çok uzaklarla anında haberleşebilmek bizi hem mutlu etti, hem de haberdar.

Fakat artık mobil olmak, özgür olmak istiyoruz. Kablolarla sınırlanmak istemiyoruz, her an, her yerden, her yere ulaşabilmek istiyoruz. Günümüzde bunun önündeki kablo engelini kısmen aştık. Veri akışını havadan radyo dalgalarıyla sağladık. Enerji ihtiyacını da az güç harcayan cihazlarda şarjlı piller-akülerle hallettik sayılır. Ama önümüzde daha uzuuun bir yol var. Halâ evimizdeki telefon kablolara bağımlı. Yavaş olsun-hızlı olsun Internet bağlantımız da kablolara bağımlı. Enerji deseniz şarjlı pil ve aküler kısmen çözüm getirse de onlar da kablolarla gelen elektrik ile doluyor.

Kablo bağımlılığından kurtulmak için iki temel sorun var uzun lâfın kısası. Birincisi veri iletimi, ikincisi de enerji iletimi ya da enerji kaynağı. Şimdi bunları ayrı ayrı irdeleyelim.

Kablosuz Veri İletimi
İkinci Dünya Savaşının da etkisiyle kablosuz haberleşme 1900’lerin ortalarına doğru önemli bir yol aldı. Daha sonrasında “uzay rekabeti” de diğer bir hamle oldu. 1900’lerin sonlarına doğru önce mobil araç telefonları sonra da cep telefonları alanında önemli gelişmeler de eklenince günümüzdeki teknolojik imkânlara sahip olduk.

Dünyanın hemen hemen her yerinde cep telefonu oldukça yaygın, birçok yer kapsama alanında. Cep telefonunun iş görmediği yerlerde de uydu telefonu açığı büyük ölçüde kapatıyor. Bu açılardan telsiz iletişimin önündeki büyük engeller aşılmış gibi görünüyor. Ama buradaki hedef sadece cep telefonlarıyla iletişebilmek değil. Hedef her cihazın birbiriyle kolayca haberleşebilmesi. Yani insan insana iletişimden öteye gidebilmek.

Meselâ otomobilimizdeki bir problemin servise otomatik olarak iletilmesi, bunun çözümü için uzaktan yapılabileceklerin yapılması, diğerleri için de gerekli organizasyonun yapılması. Ya da yıllardır konseptleri yapılan, ama henüz işlevsel bir fayda sağlayamayan buzdolapları. Buzdolabı bir depo mantığıyla çalışsın, azalanlar otomatik olarak sipariş edilsin, son kullanma tarihi gelmekte olan ürünler kullanıcıya iletilsin vs. Örnekler çoğaltılabilir, bunda sınır hayal gücü, teknolojik imkânlar ve maliyet…

Mobil olmayan ortamlardaki cihazların mobil olabilmesi giderek önem kazanıyor. Eskiden telefonumuz, bilgisayarımız bir köşede durur, yerlerinden kımıldamazlardı. Ama şimdi kablosuz telefonlar ile biz nerdeysek telefonumuz da orada. Evin istediğimiz yerinden telefon edebilir, çalan telefonlara cevap verebiliriz. Aynı şekilde dizüstü bilgisayarımızdan kablosuz modem veya ağ bağlantılarıyla Internet’e bağlanabilir, keyfimize bakarız.

Ofislerde ağ bağlantısı giderek kablosuzlara kayıyor. Böylece bilgi işlemciler kısmen rahatladılar. Bilgisayara sadece elektrik bağlantısı yapmak yeterli oldu. Ağ bağlantısı dertleri bitti. Yazıcılar bile kolayca yer değiştirir oldu.

Evimizdeki birçok elektrikli cihazın içinde birer minik bilgisayar (mikro kontrolör) var zaten. Bunların Bluetooth veya başka bir yakın mesafe iletişim tekniği ile haberleşmesi ve her cihaza uygun bir protokolün geliştirilmesi birçok açıdan yeterli olacak. Dışarıyla haberleşme de uzun mesafe iletişim teknolojileriyle (mesela GPRS ile) sağlanabilir. O zaman biz de artık uzaktan evimizdeki cihazlarla iletişim kurabilir, durumları hakkında bilgi alabilir ve kumanda edebiliriz. Gerçi bunların bir kısmı deneysel ortamda olsa da kısmen var. Fakat henüz yaygın olarak kullanılabilecek bir düzeye gelmiş değiller. Birkaç yıla kadar da zor görünüyor.

Güvenlik alanlarında da kablosuz uygulamalar hızla artıyor. Polisler ister mobil araçlarında, ister üstlerindeki cihazlarla her türlü bilgiye anında oluşabiliyorlar. Güvenlik kameralarını en kritik noktalara tereddütsüz yerleştirebiliyorlar, sadece bir elektrik bağlantısı yeterli çünkü. Ordular da benzeri teknolojik imkanlardan faydalanarak çok daha mobil ve çok daha etkin hale geliyorlar.

Telsiz veri iletişimindeki bu gelişmeler iyi güzel de manyetik kirliliği de göz ardı edemeyeceğiz. Etrafımızdaki elektrikli araçların yaydığı elektromanyetik kirlilik yetmezmiş gibi cep telefonları da her yerde, giderek de daha çok artarak kirliliği artırıyorlar. Bunlara bir de cihazlar arası kablosuz iletşimin getireceği kirlilik de eklenirse hepimiz birer anten ve ucuna bağlanmış birer “ampül” gibi ışıldamaya başlarız artık!

Manyetik kirlilik kablosuz dünyanın en büyük sağlık sorunu olmadan buna iyi bir çözüm bulmak zorundayız. Bu konularda bazı araştırmalar var ama bunların yakın bir vadede bir çözüm sunması hayal gibi görünüyor eğer bir mucize olmazsa…

Kablosuz Enerji İletimi-Üretimi
Gelelim diğer konuya. Cihazlarımızın hayat kaynağı enerji. Elektrik enerjisi. Elde edilmesi ve taşınması kolay. Fakat kablo kullanılırsa! Peki kablolardan kurtulmak için ne yapıyoruz, ne yapabiliriz?

Şarj edilebilir güç kaynakları konusunda son yıllarda önemli gelişmeler oldu. Ağır, hantal ve kaprisli şarjlı piller yerine çok daha hafif ve yüksek kapasiteli, uzun ömürlü piller geliştirildi. Bunların kullanımı çok hızlı bir şekilde yaygınlaşıyor. Yakın zamanda daha da iyileri kullanıma girecektir. Fakat bunlar maalesef enerji ihtiyacını tamamen çözemiyor. Çözüm sadece düşük güçlü cihazlar için.

Alternatif çözümlerden birisi yakıt pilleri olabilir. Çok küçük ebatlardan çok büyük ebatlara kadar ekonomik maliyetli yakıt pilleri yapılabilirse enerji ihtiyacı çözülebilir. Son yıllarda bu konulardaki çalışmalar büyük bir hız kazandı. Bunlara büyük yatırımlar da yapılıyor. Çok yakın bir zamanda bunların meyveleri ortaya çıkacak. Belki önceleri küçük güçlü olanları sadece şarjlı pillerin alternatifi olacak ama sonraki aşamada otomobillerimizi, otobüslerimizi belki bir gün şehirlerimizi bile bunlar enerjileriyle besleyecek.

Yakıt pillerinin bir türü uzun yıllardır kullanılıyor aslında. Bazı uzay araçlarının elektrik enerjisi ihtiyacı bunlarla sağlanıyor. Ama ne yazık ki hem maliyetli, hem de çok tehlikeli. Çünkü bu piller nükleer enerji ile çalışıyorlar.

Uzun vadede sonuçları ortaya çıkacak kablosuz elektrik iletimi çalışmaları da yapılmakta. Çevreye ve canlılara zarar vermeden radyo dalgalarına benzer bir şekilde elektriği havadan iletmek konusu araştırılıyor. Çok yıllar önce bu konu teorik de olsa yine gündemdeydi. Dünya etrafındaki “enerji santrali” uydular ürettikleri elektrik enerjisini dünyaya nasıl iletecekler irdeleniyordu. Aslında çok daha öncesinde ünlü bilim adamı Nikola Tesla’nın bu konuda çalışmaları var. Fakat bunlar hakkında çok net bilgiler yok. Rivayetlere göre Tesla, bir elektrik ampulünü arada herhangi bir kablo kullanmadan çok uzaktan yakabiliyormuş…

Güneş pilleri ve rüzgar jeneratörleri bazı alanlarda kısmen ya da tamamen bir çözüm olabiliyor. Mesela bir teknenin elektrik ihtiyacı bunlarla kolayca sağlanabilir. Fakat tekneyi hareket ettirmek için yeterli gücü bunlarla sağlamak henüz pek mümkün değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder