2006'Kasım
Son yıllarda tekstil/giyim alanında teknoloji kendisini çok belli etmese de birçok şeyi değiştirdi. Tasarım aşamasında, üretimde, teknolojiden önemli ölçüde faydalanılıyor. Bu alanda robotlar da önemli işleri üstlenmeye başladı. Birkaç yıldır adından giderek daha sıklıkla bahsedilen nano-teknoloji de yakın gelecekte önemli vaadlerde bulunuyor. Buruşmayan, solmayan, yanmayan, kirlenmeyen, anti-bakteriyel giysiler birer birer satışa sunulmaya başlandı bile. Bu arada, tekstil alanında teknolojinin başka bir yüzü de yavaş yavaş her yerde gözükmeye başladı. Önceleri giyilebilir bilgisayar konsepti ile ortaya çıkan fakat çok geniş bir alana dağılacak olan “giyilebilir teknoloji”.
Giyilebilir teknolojik aletler, ya da giysilerin içine gömülü elektronik özellikler geleceğin dünyasında birçok şeyi değiştirmeye aday. Henüz haber bültenlerinde, teknoloji web sitelerinde gördüklerimiz bu alanın ilkel örnekleri. Birkaç yıl sonra bu konsept ilk ciddi meyvelerini, ürünlerini sunacaktır. Bu ürünler zamanla çok yaygınlaşacak, eskiden kol saati, walkman, şimdi de cep telefonu ve mp3 çalar gibi yanımızdan ayırmadığımız “kişisel mobil donanımlarımız” olacaklar.
İlk Örnek, Giyilebilir Bilgisayarlardı
İnsanların üzerinde rahatlıkla taşıyabilecekleri, kolayca kullanabilecekleri bilgisayarları uzun yıllardan beri bilim-kurgu filmlerde görüyoruz. 2000’li yılların başından beri de konsept de olsa gerçeklerini görmeye başladık. Henüz siviller için seri üretime geçmeye hazır bir ürün olmasa da, askeri alanda ilk örnekleri kullanılmaya başlanmış bile.
Giyilebilir bilgisayarların en önemli püf noktası uygun bir arabirim. İnsanların fiziksel özelliklerine uygun, her türlü koşulda rahatlıkla kullanılabilecek bir arabirim; hem veri girişine hem de veri çıkışına uygun… Bu da sorun mu, avuç içi bilgisayarlarda bu sorun aşılmış zaten diye düşünebiliriz. Fakat görürüz ki bunları bir uzvumuz gibi rahatlıkla kullanmak için mevcut yöntemler yeterli değil.
Konuşulanı anlayan, konuşarak kullanılabilecek bilgisayarlar sorunu bir açıdan çözebilir. Sözlü iletişim birçok açıdan yeterli. Fakat görsel iletişimi devre dışı bırakmak da hiç mümkün değil doğrusu. Askeri örneklerde ve konseptlerde genellikle gözlüğe benzer görüntü birimleri görüyoruz. Ama bunlar henüz istenilenleri tam olarak verebilir düzeye gelemedi.
Gerçekten Giyilebilir: Adidas Spor Ayakkabı
Otomatik ve manuel vitesli dünyanın ilk “akıllı ayakkabısı” birkaç yıl önce Adidas tarafından satışa sunuldu. İçinde “gömülü” bulunan minik bilgisayarı algılayıcılardan gelen veriler ışığında topuk kısmının sertliğini en uygun konuma getirerek teknolojik bir performans artışı sağlıyordu.
Kullanıcı, ayakkabı üzerindeki düğmeler vasıtasıyla kendi isteğine göre “vitesi” değiştirebiliyor ya da otomatik olarak değişmesini seçebiliyordu. Performans üzerine etkisi ne ölçüdedir bilmiyorum ama yine de satın alınması gereken bir ürün diye düşünüyorum. Hele teknoloji düşkünleri için. Gelecekte ilk örneği olarak da değerli bir koleksiyon ve müze objesi olacağını da ayrıca hesaba katmakta fayda var.
İlk model koşu için tasarlanmıştı. Yeni çıkan model ise basketbol için tasarlanmış. Temelde özellikler benzese de yazılım ve ayakkabı basketbol performansına göre uyarlanmış. Gelecekte bu serinin çok daha gelişmiş örnekleri de gelecek tabii, ama biraz daha sabretmek gerek.
Nike + iPod
Adidas’ın en önemli rakiplerinden Nike da bu arada boş durmuyor. Onların çalışmaları son yılların yıldızı iPod ile işbirliğinden geçiyor. Apple - Nike sinerjisi ile üretilen ilk ürün Zoom Moire, iPod Nano ile elektronik donanımlı bir spor ayakkabı bileşimi. Ayakkabıdaki sensörler, kablosuz olarak iPod ile haberleşiyor. Ayakkabıdan gelen veriler işlenerek iPod ekranında, alınan yol, adım sayısı, yakılan kalori ve süre bilgileri kullanıcı tarafından görülebiliyor. Ayrıca kulaklıktan işitsel olarak da bu bilgileri almak mümkün.
Diğer ilginç bir özellik ise, antrenmandan sonra iPod’u bir Mac ya da PC’ye takıp, iTunes ile tüm bilgileri Nikeplus’a aktarabilme şansı. Bir anlamda Formula 1 arabalarının antrenman bilgilerini değerlendirmek üzere bilgisayarlarına aktarmaları, ya da bir uçağın kara kutusu gibi bunu düşünebilirsiniz. Bu özellik sayesinde performansın analiz edilmesi ve artırılmasına olanak sağlaması mümkün.
Philips’ten LED Desenli Giysiler
Giyilebilir “elektronik” giyseler konusunda öncülerden birisi Philips. Geliştirdikleri Philips Lumalive (light emitting textiles) teknolojisi sayesinde giysiler birer LED haber ponosuna dönüşüyor. Giysiye gömülü olan sistem, giysinin ön ya da arka tarafında bulunan LED ışıklarını kullanarak istenilen yazı ya da görüntüyü oluşturabiliyor. Sistem çok hareketli, göz alıcı ışık gösterilerini bile yapabiliyor.
Bu teknolojinin sayısız uygulama alanı olabilir. En basit uygulama alanı olarak geleceğin ayaklı (mobil) ve ışıklı reklam panolarından tutun da, akla hayale gelmeyen çok uçuk uygulamalara kadar bu iş uzanabilir. (Bir düşünün, 70-80 bin kişilik bir stadyumda taraftarların üzerinde böyle bir giysi var, nasıl bir ışık cümbüşü olurdu acaba?.. Hele de bunların kumandası benim elimde olsa :)
Diğer Örnekler…
Özellikle LED’lerin kullanıldığı esnek elektronik giysiler üzerinde her geçen gün daha çok modacı kafa yormaya, tasarımlar geliştirmeye başlıyor. Bunun için atölye çalışması şeklinde kurslar bile açılıyor. Kendi enerjisini üzerindeki minik güneş pillerinden sağlayan, ortama göre hareket eden, birbirleriyle etkileşime geçebilen değişik değişik örnekler giderek artıyor. Birkaç yıla varmaz bunları satmaya başlarlar diye düşünmek artık hayal değil…
2 Eylül 2009 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder